Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, günlerdir kamuoyunun tepkisini çeken MUSKİ Genel Müdürlük binasındaki makam odası tartışmalarına ilişkin ilk kez konuştu. Aras’ın “mütevazı bir makam odası” açıklaması yaptı.
Kamuoyunda “10 milyon TL’ye mal oldu” iddiasıyla gündeme gelen ve lüks görüntüleriyle tartışmalara yol açan yeni makam odasına ilişkin Aras’ın açıklaması, tepkiyi dindirmek yerine daha da artırdı. Çünkü Aras’ın ifadeleri, makam odasında yapılan değişiklikleri ve mobilya yenilemesini açıkça kabul etti; yalnızca maliyetin abartıldığını savundu.
Tadilat Var Ama Fatura Yok
Aras’ın “sadece masa ve koltuk değişti” şeklindeki beyanına rağmen, MUSKİ tarafından 26 Haziran’da yapılan yazılı açıklamada, binadaki beş farklı odada alçı sıva, boya, klima, kapı değişimi ve çatı izolasyonu gibi birçok kalemde tadilat yapıldığı belirtilmişti. Bu durum, Aras ile kurumun kendi açıklamaları arasında ciddi bir çelişki olduğunu ortaya koydu.
Kamuoyunun asıl beklentisi ise hâlâ karşılanmış değil:
-
Tadilatı hangi firma yaptı?
-
İhale açıldı mı, yoksa doğrudan temin mi kullanıldı?
-
Harcamaların kalem kalem dökümü nerede?
Fotoğraflar, “Mütevazı” Söylemini Boşa Çıkardı
Ahmet Aras’ın “sıradan bir oda” dediği yeni makam odası, kamuoyuyla paylaşılan görsellerde özel yapım ahşap mobilyaları, gösterişli protokol koltuklarını, spot aydınlatmalı raf sistemlerini ve duvar mozaikleriyle dikkat çekiyor. Önceki dönemden kalan sade makamla kıyaslandığında, ortaya çıkan farkın “mütevazı” ifadesiyle örtüşmediği net biçimde görülüyor.
Vatandaştan Tepki: “Her Ay Fatura Ödüyoruz, Bu Oda Mı Mütevazı?”
Sosyal medyada çok sayıda vatandaş, Aras’ın açıklamalarına tepki gösterdi. Bazı yurttaşlar “Biz her ay yüksek MUSKİ faturası ödüyoruz, bu oda mı mütevazı?” diyerek yaşadıkları ekonomik sıkıntılarla bu görüntüler arasındaki uçurumu vurguladı.
Sonuç: Tadilat Doğrulandı, Şeffaflık Hâlâ Yok
Ahmet Aras’ın açıklamaları, makam odasındaki tadilat iddialarının asılsız olmadığını ortaya koydu. Ancak hem MUSKİ’den hem Büyükşehir Belediyesi’nden kamuoyunu ikna edecek belgeli ve açık bir hesap hâlâ gelmiş değil. Bu süreçte asıl beklenti, siyasî söylemler değil, şeffaflık ve hesap verebilirlik olmaya devam ediyor.